WhatsApp
 Bizi Arayın
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenmektedir. Detaylı bilgi almak için aydınlatma metnimizi inceleyebilirsiniz.
Kabul Et Kapat
İnfluenza Testi

İnfluenza Testi

İnfluenza kısaca, kişilerde öksürme ve hapşırma gibi durumlarda ortaya çıkan damlacıklar yoluyla bulaşan bir grip virüsüdür. Bu virüs her sene, tüm dünyayı etkisi altına alarak yaklaşık 3 ile 5 milyon kişiyi etkilemektedir.

INFLUENZA (GRİP)

Influenza, gribe sebebiyet veren virüslerden bir tanesidir. Çoğunlukla kış, ilkbahar ve sonbahar aylarında ortaya çıkarken; özellikle mevsim geçişleri sürecinde kişilerin sağlıklarını olumsuz yönde etkiler. Akut solunum yolu rahatsızlığı olarak da bilinir. Çoğu bireyde genellikle hafif olarak atlatılır ancak bazı durumlarda ve kişilerde ölümcül bir tehlike taşıyabilmektedir.

Influenza Testi

Soğuk algınlığı ve grip birbirinden farklı rahatsızlıklardır, ancak çoğunlukla birbiriyle karıştırılır. Örneğin; soğuk algınlığının sebebi olarak çeşitli patojenler gösterilebilir ancak gribin sebebi influenza virüsünün vücuda girmesidir. Bu virüs oldukça bulaşıcıdır. Virüsün bulaşmasında en önemli etkenlerden bir tanesi virüsün hapşırma, öksürme ya da konuşma gibi durumlar esnasında bireyin boğaz salgısındaki virüs taşıyan damlacıkların havaya dağılmasıdır. Kişilerin bu kirli havayı soluması ya da virüsün bulaşmış olduğu kapı kolu, asansör düğmesi gibi alanlara dokunmasıyla beraber virüs kişiden kişiye yayılabilmektedir.

Bu hastalığın belirtileri, kişilerin vücuduna girmelerinden yaklaşık iki gün sonra bir anda görülmeye başlamaktadır. Grip hastalığı, kişilerde kronik bir rahatsızlık bulunmadığı müddetçe genellikle yedi gün içerisinde atlatılabilmektedir. Ancak, diyabet gibi kişilerin vücut dirençlerini oldukça azaltan kronik rahatsızlığı olan bireylerde daha ciddi sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Gribin; diyabet ve benzeri kronik rahatsızlığı olan kişilerde, yaşlı bireylerde ve küçük çocuklarda iyileşme süreci daha uzun olduğu belirlenmiştir.

Grip her sene tüm dünyada 250 ila 500 bin kişi için ölüm sebebi olabilmektedir. Kişilerin taşıdığı belirtilerin iyileşmemesi ve belirtilerin gitgide artması gibi bir durumda bir uzman hekime başvurulması kişiler açısından oldukça önemlidir.

GRİP NEDİR?

Halk arasında grip olarak bilinen, influenza adıyla aynı isimden gelen influenza virüs ailesinden kaynaklanan, semptomları bir anda ortaya çıkan ve kişilerde çoğunlukla burun, boğaz ve ilerleyen dönemlerinde kişilerin akciğerlerini etkileyen solunum yolu enfeksiyonlarından bir tanesidir. Influenza virüsünün üç farklı tipi bulunmaktadır.

Bunlardan ilki Influenza A virüsüdür. Bu virüs kişilerde oldukça ağır geçmektedir ve bulaşıcılığı oldukça fazla olduğundan büyük kitleleri de etkileyebilmektedir.

Bir diğer virüs Influenza B’dir. Bu virüsün etki alanı ise çocuklardır. Daha hafif ve semptomatik bulgularla seyretmektedir.

Bu virüslerden üçüncüsü ise Influenza C’dir. Bu virüs ise genel itibarıyla hayvanlar üzerinde etkilidir.

Vücudunda bu virüsü bulunduran kişilerin öksürme, hapşırma ya da konuşmasıyla beraber virüsler etrafa saçılmaktadır. Etrafa saçılan bu virüslü damlacıklar ise sağlıklı olan kişilerin vücuduna da bu virüslerin girmesine sebep olmaktadır. Bu şekilde birçok kişiye bulaşarak her sene büyük oranda kişileri etkilemektedir. Grip, genel itibarıyla sonbaharın sonu ve ilkbaharın ilk günleri arasındaki mevsim geçişlerinde oldukça etkin bir hastalık haline gelerek, bu özelliği ile beraber “Mevsimsel Grip” olarak da bilinir. Influenza virüsü oldukça sık bir şekilde mutasyona uğradığı için çok fazla alt tipi bulunmaktadır ve bu sebeple de yapıları kolay bir şekilde değişmesinden dolayı her sene yeni tip influenza virüsü ile karşılaşılır. Bu da bireylerin influenza virüsüne karşı bağışıklık kazanmasını büyük oranda engelleyerek, her sene tekrar grip olmasının sebebidir.

GRİBİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Influenza virüsleri oldukça bulaşıcı bir virüs ailesidir. Bulunulan kapalı ortamların gerektiği kadar havalandırılmamasıyla beraber kış aylarında bulaş oranı oldukça fazladır. Virüsün sağlıklı bireylere bulaşması için çeşitli yollar bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi vücudunda virüs bulunduran kişilerle, sağlıklı bireyler arasında yeterli mesafe bırakılmamasıdır. Vücutlarında influenza virüsü bulunan kişilerden havaya yayılan virüslü damlacıklar, sağlıklı bireylerin göz ve burun mukozasına geçer. Bir diğer bulaş yolu ise, virüslü yüzeylere dokunulduktan sonra kişilerin ellerini; ağız, burun ya da gözlerine sürmeleridir. Ancak bu bulaş yolu diğerine göre daha nadir gerçekleşmektedir.

Grip rahatsızlığı genel anlamda hafif semptomlarla atlatılabilen bir rahatsızlıktır ve vücutlarında bu rahatsızlığa sebep olan virüsü bulunduran bireyler ortalama bir hafta içerisinde iyileşmektedir.

Ancak, unutulmamalıdır bu rahatsızlık bazı durumlarda daha büyük tehlikeler de barındırabilmektedir. Bu durumlardan bazıları şunlardır; kişilerde kronik bir rahatsızlık bulunması, bireylerin yaşının büyük ya da küçük olması ve bunların yanında bireyin gebelik halinin bulunmasıdır. Grip, bu kişilerde hastanede müşahede altında tutulma ya da ölüme sebebiyete kadar ilerleyebilmektedir.

Grip rahatsızlığı olan kişilerde görülen semptomlar genellikle şu şekildedir;

  • Terleme
  • Kusma
  • Üşüme
  • Hapşırma
  • Bulantı
  • Solunum güçlüğü
  • Yüksek ateş (38 derece ve üzeri)
  • Halsizlik
  • Yorgunluk
  • Baş ağrısı
  • Burun akıntısı
  • Eklem ve kaslarda ağrı
  • Boğaz ağrısı
  • Kuru öksürük

GRİP İLE SOĞUK ALGINLIĞI ARASINDAKİ FARKLAR

  • Her ikisi de solunum yolu hastalığı olsa da farklı virüslerden kaynaklanmaktadır.
  • Soğuk algınlığının etki alanı yalnızca üst solunum yoludur.
  • Gribin etki alanı akciğerleri de kapsayarak bireylerin tüm solunum sistemidir.
  • Gribin semptomları ve kişilerde gösterdiği ağrı, ateş ya da halsizlik gibi durumları çok daha şiddetli olmaktadır.
  • Gribin genel semptomları olan; kişilerin ateşlerinin yükselmesi, öksürük ya da baş ağrısı gibi sorunlar soğuk algınlığında oldukça nadir görülmektedir.
  • Grip tedavi edilmediği zaman bronşit ya da zatürre gibi ciddi rahatsızlıklara evrilebilir ancak soğuk algınlığı sinüzit ve kulak ağrısına sebebiyet verebilir.
  • Soğuk algınlığı için önleyici bir yöntem bulunmamaktadır.
  • Grip; aşılama ve antiviral ilaçlarla engellenebilmektedir.
  • Vücutlarına influenza virüsünün girmesiyle beraber grip olan kişiler, virüsün 1. ve 3. günlerinde bulaşıcı hale geldiğini unutmamalıdır. Bu noktada kişiler daha rahatsızlıklarının farkında olmasalar dahi, taşıyıcı konumunda bulunur ve virüsü başka kişilere de bulaştırabilir. Bu rahatsızlığın semptomlarının en ağır olduğu süreç ilk 3 ila 4. günlerdir.

GRİP AŞISI

Grip, alanında uzman kişiler tarafından tedavi edilmediği takdirde zatürre gibi ölümcül rahatsızlıklara sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple riskli grupta bulunan; kronik rahatsızlıkları olan kişilerin, gebelerin, bebeklerin ve yaşlı bireylerin bu hastalıktan korunması büyük önem arz etmektedir.

Neredeyse insanlık tarihi boyunca, insanlar grip virüsü, influenza, ile birçok kez karşılaşmıştır. Normal süreçlerde kişilerin vücutları bu virüse karşı antikor üreterek, bağışıklık gösterebilmektedir. Ancak, influenza oldukça hızlı mutasyona uğrayabilen bir virüs türüdür. Bu sebeple de oldukça farklı alt tipi bulunmaktadır. Bu sebeple bireylerin bağışıklık sistemi bu virüsleri tanıyamaz ve her sene insanlığın büyük bir oranı gribe yakalanır.

Ancak bu hastalıktan korunabilmek adına yollar mevcuttur ve bu yolların en etkilisi ise aşılamadır.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından gripten korunabilmek adına aşılanmanın önemi her sene vurgulanmaktadır. DSÖ (WHO) ciddiyetle, tüm insanları gribe karşı aşılanmaya teşvik etmektedir.

Grip aşısı her sene yenilenmektedir. Bu yenilik ise, bir önceki yılda insanlığı büyük oranda hangi virüsün etkilediğine karar verilmesini ve bu virüslerin en az 3 ya da 4 alt tipini yeni virüs aşısına eklenmesini içermektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, aşılama influenza virüsüne karşı kişilerin vücutlarına bağışıklık kazandırılmasını sağlasa dahi; mutasyona uğrama süreci oldukça hızlı olan influenza virüsüne karşı kesin bir koruma sağlayamamaktadır.

Aşı olduktan sonra kişilerin bağışıklık sistemleri o dönemde bulunan influenza virüslerine güçlenmektedir. Grip aşısının herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır bu sebeple de isteyen herkes grip aşısı olabilir. Bu aşı, kişilerin istediği her dönemde yapılabilmektedir. Ancak, uzmanlar tarafından önerilen en doğru zaman Ekim sonlarıdır. Bu konuya ek olarak, grip aşısı çocuklara ilk 6 aylarından sonra, 9 yaşına varana kadar ilk kez uygulanıyor ise bir ay arayla iki doz halinde uygulanmasında bir sakınca yoktur.

Uzmanlar tarafından özellikle risk grubunda bulunan kişilerin grip aşısı yaptırmaları şiddetle tavsiye edilmektedir. Risk grubunda bulunan kişileri şu şekilde sıralamak mümkündür;

  • Gebeler
  • Risk grubundaki yaşlılar
  • Kronik rahatsızlığı bulunanlar
    • Diyabet, böbrek, akciğer veya kalp gibi rahatsızlıklar
  • Yüksek riskli hasta kişilerle aynı ortamda bulunan kişiler
  • Sağlık sektöründe çalışan kişiler
  • Yaşlılar (50 yaş ve üzeri)
  • Çocuklar (5 yaşından daha küçük olanlar)

UZMAN YARDIMI ALMAK İÇİN DOĞRU ZAMAN

Kişilerde bulunan semptomların ortaya çıkmasıyla beraber ilk iki gün tedavilerin en etkili olduğu süredir. Grip, tedavi edilebilir bir rahatsızlık olmakla beraber; genellikle 7 gün içerisinde kendiliğinden geçebilmektedir. Ancak unutulmamalıdır, uzman kontrolünde olmadan kişiler ilaç kullanımına başlamamalıdır.

Grip, bazı durumlarda farklı rahatsızlıklara sebep olabilmektedir. Belirli semptomların geçmemesi ve şiddetlenerek devam etmesi bunun belirtisi olarak kabul edilmektedir. Semptomların iyileşmemesi ya da şiddetlenerek ilerlemesi gibi durumlarda uzman hekime başvurulması büyük önem arz etmektedir.

Bu semptomları şu şekilde sıralamak mümkündür;

  • Devamlı yüksek ateş
  • Ağrılı yutkunma
  • Geçmeyen öksürük
  • Baş ağrısı
  • Nefes darlığı
  • Tıkanıklık
  • Kusma

GRİBİN TEDAVİ EDİLME SÜRECİ

Gribin tedavi edilme sürecinde kişilere uygulanabilecek çeşitli tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bunlardan ilki ilaç tedavisidir. Ancak, unutulmaması gereken hususlardan bir tanesi; gribin virüs kaynaklı bir hastalık olmasından dolayı antibiyotiklerin etkili olmamasıdır. Bu sebeple kişiler kendilerince ilaç kullanmamalı ve hekimlerinin onlara uygun gördüğü ilaçları tavsiye edilen doz ve sürenin dışına çıkmadan dikkatli ve istikrarlı bir şekilde kullanmalıdır. Bunun yanında kişiler;

  • Bol sıvı almalıdır.
  • Sağlıklı beslenmelidir.
  • Sıklıkla ellerini yıkamalıdır.

Ayrıca kişiler kendilerine dikkat ettikleri kadar, virüsü başka kişilere bulaştırmamak adına da dikkat etmelidir. Bu konuda yapılabilecekler ise şu şekilde sıralanabilir;

  • Öksürme ve hapşırma halinde tek kullanımlık peçetelerin kullanılması
  • Öksüren ya da hapşıran insanların dirseklerinin iç tarafı ile ağızlarını, burunlarını tamamen kapatmaları

GRİBE İYİ GELEN YÖNTEMLER

Gribe iyi gelen birçok doğal ve tıbbi yöntemler bulunmaktadır. İnsanların kaptığı tüm enfeksiyonlarda, vücutları çok daha fazla enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Bu sebeple bazı hususlara dikkat edilmesi gerekilmektedir. Bu hususlar şu şekilde sıralanabilmektedir;

  • Dengeli beslenmek
  • Bol vitaminli besinler tüketmek
  • Bol su içmek

Enerji sağlamak adına dengeli ve düzenli beslenme oldukça önemli bir husustur. Vücuda alınan su ise, rahatsızlık süresince artış gösteren toksinlerin daha kolay ve daha hızlı bir şekilde atılabilmesini sağlayabilmektedir. Bunun gerçekleşebilmesi adına kişilerin günlük en az 2 ila 2,5 Litre su tüketmeleri gerekmektedir. Ancak bazı kişilerin su tüketmesi zor olabileceğinden, doğal meyve suları ya da evde hazırlanmış çorbaların tüketilmesi de günlük su alım miktarına dahil edilebilmektedir.

Evde yapılmış olan, taze ve doğal çorbalar oldukça yoğun bir şekilde sıvı ve karbonhidrat kaynağı olarak görülebilmektedir. Bu çorbaların başında halk arasında da bilindiği üzere tavuk suyuna çorba gelmektedir.

Doğal, bitki çayları da kişilerin vücutlarındaki sıvı alımları arasına dahil edilebilmektedir. Şifalı çaylara ve yararlarına örnek verilecek olursa;

  • Kuşburnu – C vitamini açısından zengindir.
  • Ekinezya Çayı – Genel bağışıklığı destekler
  • Kekik Çayı – Genel bağışıklığı destekler
  • Adaçayı – Anti-inflamatuvar etkisi vardır
  • Okaliptüs Çayı – Bronş açıdır.
  • Zencefil Çayı – Bronş açıdır.
  • Yeşil Çay – Bolca flavonoid içerir ve bu sebeple güçlü bir antioksidandır.
  • Bal ve toz zencefil karışımı – Bronşları temizlenmesine yardımcı olur.

Doğal çaylar, sıcak su içerisinde 4 ila 5 dakika bekletilerek demlenebilmektedir. Ancak, demleme işlemi tamamlandıktan sonra içinde bulunan ot tutamı süzülerek tüketilmelidir. Bunun sebebi suda fazla bekletilmiş ya da ocakta kaynamaya bırakılmış otlar çeşitli kimyasal olaylara sebebiyet verebilmelidir. Bu kişilerin vücutlarında daha büyük sorunlar açabilmektedir.

C vitamini alımı, grip ya da soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda oldukça önemlidir. Ancak bu vitamin doğal besinlerden alınmalıdır. Bu besinlere şu şekilde örnek verilebilir;

  • Taze yeşil ve kırmızı biber
  • Limon
  • Portakal
  • Mandalina
  • Greyfurt
  • Maydanoz
  • Tere
  • Roka
  • Karnabahar
  • Kivi
  • Ispanak

Anadolu kültüründe de “Doğal antibiyotik” olarak yer kazanmış soğan ve sarımsakta vücut direncini arttırmaya yönelik besinlerdendir.

Taze balık, grip veya soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda zengin protein ve omega-3 içermesinden dolayı bolca tüketilebilir. Izgara ya da buğulama tekniğiyle pişirilmiş balıklar, besin değerlerini kaybetmediklerinden dolayı balığın bu şekilde tüketilmesi tavsiye edilir.

Yoğurt ve kefir gibi probiyotik içeren besinler tüketilebildiği gibi bunların içerisine eklenen zencefil, kakule ya da ekinezya gibi ek maddelerde besin içeriğini zenginleştirir.