WhatsApp
 Bizi Arayın
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenmektedir. Detaylı bilgi almak için aydınlatma metnimizi inceleyebilirsiniz.
Kabul Et Kapat
Tip 1 Diyabet Testi

Tip 1 Diyabet Testi

Beslenme yoluyla aldığımız pürinin vücudumuzda yıkımı sonucunda meydana gelen son atık ürüne ürik asit denmektedir.

Tip 1 Diyabet Testi hakkında bilgi almak için bizi arayın 0216 606 45 05 .

Randevu, soru veya fiyat öğrenmek için için lütfen buradan bize yazın.

Ürik asit miktarının bir kısmı bağırsaklardan dışkı yolu ile atılırken diğer bir kısmı da, kan dolaşımıyla böbreklere gönderilmekte ve kandan süzülmesinin ardından atık madde olan ürik asit olarak vücuttan uzaklaştırılmaktadır.

Ürik Asit Nedir?

İnsan vücudunun her hücresinde bulunan pürin; çoğu yiyecek ve içecekte bulunan bir tür kimyasal bileşiktir. Pürin içeren besinlerden bazıları ise; kuşkonmaz, karnabahar, baklagiller, ciğer, sakatat, et, ıspanak, mayalı yiyecekler, mantar, buğday, mayalı içecekler olarak bilinmektedir.

Hem DNA hem de RNA’nın sentezinde önemli bir rol oynayan pürinler; protein ve nükleik asitlerin oluşturduğu nükleoproteinin parçalanması sonucunda meydana gelmektedir. Pürinin yıkımı sonucunda meydana gelen son atık ürüne ise ‘’ürik asit’’ denmektedir.

Kanda bulunan pürin bileşiğinin artışı, ürik asidin artışı ile paraleldir. Bu sebeple pürin barındıran yiyeceklerin aşırı tüketilmesi gibi durumlarda ürik asit miktarı da artış gösterebilmektedir.

Günlük olarak ürik ait miktarının bir kısmı bağırsaklara ulaşmakta ve buradan dışkı ile atılımı sağlanmaktadır. Diğer bir kısım ise, kan dolaşımıyla böbreklere gönderilmekte ve kanın süzülmesinin ardından atık madde olan ürik asit vücuttan uzaklaştırılmaktadır.

Hiperürisemi Nedir?

Vücutta bulunan toplam ürik asit miktarının büyük bir kısmı her gün vücuttan böbrekler ve bağırsaklar sayesinde atılmaktadır.

Vücuttan uzaklaştırılan ürik asidin yerine pürin içeren gıdalar alınarak bu döngü yeniden sağlanmaktadır.

Vücudun ürik asidi böbrekler yoluyla atamadığı ve ürik asidin ideal seviyeden yükseldiği durumlara hiperürisemi denmektedir.

Hiperürisemi oluşması yani kandaki ürit asit seviyesinin yükselmesi tüm vücutta özellikle eklem ve böbreklerde kristal oluşumuna sebebiyet verebilmektedir. Hiperürisemi tablosu oluşan kişilerin yalnızca çok az bir kısmı bu duruma karşı semptom göstermektedir.

Kristalüri Nedir, Neden Oluşur?

Hiperürisemi olarak bilinen dolaşımda fazla miktarda ürik aside rastlanılması, özellikle eklemlerde ve böbreklerde bu duruma bağlı olarak ürik asit kristalleri meydana getirmektedir. Oluşan kristalleri ortadan kaldırmaya çalışan bağışıklık sistemi inflamasyon (iltihaplanma) tepkisi gösterir bu da vücutta ürik asit kristallerini biriktiği bazı bölgelerinde kızarıklık, sıcaklık, şişlik gibi semptomlar oluşturabilir.

Eklemlerde meydana gelen bu kristalleşmeler gut hastalığı yani iltihaplı eklem hastalığına neden olurken, böbreklerdeki kristaller de birikerek böbrek taşlarını oluşturabilmektedir.

Gut hastalığı, vücut üzerinde özellikle eklemlerde ve ayak baş parmağında gözlemlenen şişlikler ve kristalüri oluşan bölgede ağrı ile kendini göstermektedir.

Ürik Asit Testi Nedir ve Ne Zaman İhtiyaç Duyulur?

Ürik asit testi, sıklıkla böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek amacıyla yapılan bir testtir.

Böbreklerde herhangi bir rahatsızlık oluşması durumunda atıkları yeterli süzememesi ile birlikte genellikle ürik asit miktarı artış göstermekte ve beraberinde kristalüri tablosunu meydana getirmektedir bu da zamanla böbrek taşına sebep olabilmektedir.

Kandaki ürik asit artışı kristalüri gelişimine bağlı olarak gut hastalığına da sebebiyet verebilmektedir.

Gut hastalığının ve böbrek kontrollerinin yanı sıra radyoterapi ve kemoterapi alan hastaların takibinde de ürik asit testi doktorunuz tarafından istenebilir.

Ürik asit testleri küçük bir miktar kan ve ya doktorunuzun isteğine göre 24 saatlik idrar numunesiyle laboratuvar ortamında yapılmaktadır.

Ürik Asit Testi Nasıl Yapılır?

Ürik asit testi sıklıkla hastadan alınan küçük bir kan örneği ile yapılmaktadır.

Bunun dışındaki diğer bir yöntem ise 24 saatlik idrar numunesinin alınmasıdır.

Ürik asit testi için kural bulunmamakla birlikte bazı laboratuvarlar aç karna gelmenizi istemektedir. Bu noktada danışmış olduğunuz laboratuvarın talimatlarına uygun bir şekilde davranmanız uygun olacaktır.

Test sonucunda hekiminiz, ürik asidin yeteri miktarda temizlenip temizlenmediği konusunda bilgi sahibi olacaktır. Artmış ürik asit seviyelerinin yanı sıra diğer bir risk de azalmış ürik asittir. Çok karşılaşılmayan bir durum olmakla birlikte daha az sorun meydana getirmektedir.

Ürik Asit Normal Değeri Nedir?

Kanda ürik asit referans aralığı şu şekildedir:

ERKEK KADIN
7 – 8 mg/dL 6 mg/dL

Referans aralıklar danışmış olduğunuz laboratuvara göre ufak farklılıklar gösterebilmektedir. Referans aralıklarda herhangi bir değişim olması halinde danışmış olduğunuz laboratuvar tarafından bilgilendirilmeniz analiz raporunda yapılmış olması uygundur.

Böbrek Hastalıklarının Kanıtlanmış Belirteci: Ürik Asit

Böbrek hastalıklarının patofizyolojisinde rol oynayan ürik asit hakkında gerçekleştirilen değerlendirmelere göre; ürik asidin kronik böbrek rahatsızlıklarının gelişimi ile kesin olarak bağlantılı olduğu ve akut böbrek yetmezliğinin gelişimi için de bir risk faktörü olabileceği sonucuna varılmıştır. Böylelikle böbrek hastalıkları konusunda ürik asidin potansiyel rolü desteklenmiş ve ürik asidin gelecekti böbrek hastalıkları için bir belirteç olarak kullanılması uygun görülmüştür. (Giordano, C., -2015) (1)

Artmış Ürik Asidin Kardiyovasküler Riskle İlişkili Var Mıdır?

Artmış ürik asit seviyeleri kardiyovasküler hastalık ve metabolik sendrom ile ilişkilendirilmektedir. Ürik asidin erken başlangıçlı hipertansiyonun patogenezinde rol oynayabileceği öne sürülse de bu durum için öne sürülen kanıtlar henüz yetersiz kalmaktadır. Bazı durumlarda kan basıncını düşürmenin yolunun, ürik asit seviyesini düşürmekten geçtiği söylenmektedir. Yine bu veriler de sınırlı bir şekilde bulunmaktadır. Metabolik sendromda yüksek ürik asit seviyelerinin varlığı açıkça tanımlanamayan nedenlerden dolayı yüksek trigliserid seviyeleri ile yakından ilişkilidir. Sonuç olarak; ürik asidin kardiyovasküler hastalıklarla ilişkileri olsa da bu durum henüz tam olarak kanıtlanmamıştır. Günümüzde buna yönelik çalışmalar devamlılığını sürdürmektedir. (Schachter, M. -2005). (2)

Ürik Asit Yüksekliğine Sebep Olan Etmenler ve Tedavi Süreci

Vücut dışarısına atılması gereken ürik asit miktarının referans aralıkların üzerinde seyretmesi durumuna ürik asit yüksekliği meydana gelmektedir. Ürik asidin yükselmesine sebep olan durumlar; obezite, çeşitli ilaçların kullanımı, genetik faktörler, sedef hastalığı, böbrek yetmezliği, hipotroidizm ve pürin içeren gıdaların aşırı miktarda tüketilmesi olarak sıralanabilmektedir. Bu noktada kişilerde ürik asidin yükselme sebebine bağlı olarak;

  • Eklem ağrısı
  • Nefes alıp vermede güçlük
  • Hiperürisemi
  • İdrar miktarında azalma
  • Karın bölgesine yanma hissi
  • Bacak ve kollarda ödem
  • Böbrek taşı gibi belirtiler meydana gelebilmektedir.

Ürik asit yüksekliği hekim kontrolünde tedavi edilmesi gereken bir durum olmakla birlikte, neden olan hastalığa bağlı olarak tedavi uygulamaları değişiklik göstermektedir. Örneğin; ürik asit yüksekliğine böbrek taşının sebep olduğu durumlarda taşın idrar yollarından geçebilecek kadar büyük olmaması halinde taş kırma işlemi yapılabilmektedir. Bunların dışında böbrek taşının neden olduğu ağrı ve enfeksiyon gibi komplikasyonlar ilaç tedavisi ile ortadan kaldırılmaktadır.

Ürik Asit Düşüklüğüne Neden Olan Etmenler ve Tedavi Süreci

Vücutta bulunan ürik asit miktarının referans aralıkların altında seyretmesi halinde ürik asit düşüklüğü tanısı konmaktadır.

Diyabet, sağlıksız beslenme, alkol tüketimi, kanser türleri, genetik rahatsızlıklar, parkinson, ilaç kullanımı, gebelik, karaciğer hastalıkları ve böbrek hastalıkları ürik asit düşüklüğüne sebebiyet verebilmektedir.

Bu noktada kişilerde ürik asit düşüklüğüne neden olan hastalıklara bağlı olarak çeşitli belirtiler görülebilmektedir. Tedavi planı ise yine ürik asit düşüklüğüne sebebiyet veren hastalıklara bağlı olarak ilerlemektedir.

Bu makale tıbbi tavsiye olarak yorumlanmamalıdır. Sağlıklı yaşam rutininizde herhangi bir değişiklik yapmadan önce lütfen doktorunuzla görüşün.

Kaynakça

(1) Giordano, C., Karasik, O., King-Morris, K., & Asmar, A. (2015). Uric Acid as a Marker of Kidney Disease: Review of the Current Literature. Disease markers, 2015, 382918.

(2) Schachter, M. (2005). Uric acid and hypertension. Current pharmaceutical design, 11(32), 4139-43