İçindekiler
Kalp kası miyokardın korunması ve hayati riski azaltabilmek adına kalp krizinin en erken şekilde tespit edilmesi çok önemlidir.
Bu noktada erken teşhis adına kan testlerinin sonucunda elde edilen değerler doktorunuza tanıda yardımcı olmaktadır.
Bazı durumlarda erken dönemde sağlık kontrolü amacıyla yapılacak olan kan testleri, EKG’de dahi görünmeyen hareketliliğin saptanmasına olanak sağlayabilmektedir.
Kalp Krizi Nedir?
Miyokard enfarktüsü olarak da bilinen kalp krizi; kalp kasının oksijensiz kalarak işlevini yitirmesi sonucunda meydana gelmektedir.
Kalbi besleyen damarlarda meydana gelen pıhtı ve spazm gibi faktörler kalbin beslenmesini engellemektedir. Bu durum kalp krizini tetiklemekte ve göğsün orta kısmında şiddetli bir ağrıya sebebiyet vermektedir.
Göğüste meydana gelen şiddetli ağrı; kol, bilek, çene, kulak ve boynunuza yayılıyor ise kalp krizi geçiriyor olma ihtimaliniz var demektir.
Kalp krizi risklerinde erken teşhis oldukça önemlidir. Erken dönemde teşhis edilen kalp krizi, miyokardda (kalp kasında) meydana gelen ve geri dönüşü olmayan tahribatın önüne geçmektedir.
Miyokardın korunmasının yanı sıra bu sayede hayati risk de azalmaktadır. Bu noktada erken teşhis adına kan testlerinin sonucunda elde edilen değerler doktorunuza tanıda yardımcı olmaktadırBazı durumlarda erken dönemde sağlık kontrolü amacıyla yapılacak olan kan testleri, EKG’de dahi görünmeyen hareketliliğin saptanmasına olanak sağlayabilmektedir.
Kalp Krizi Risk Faktörleri Nelerdir?
Tüm dünyada meydana gelen ölüm nedenleri arasında kalp hastalıkları büyük bir artış göstermektedir. Bu sebeple kalp krizi risklerine karşı önlem almalı ve olası tetkiklerimizi belirli aralıklarla yaptırmamız gerekmektedir.
Kalp krizi ve koroner arter hastalıkları birtakım yaşam standartlar dahilinde daha çok gözlemlenmekte ve daha hızlı bir ilerleyiş sürdürmektedir. Bu etkenler ise şu şekildedir:
- Obezite
- Sigara ve alkol tüketimi
- Hipertansiyon (Yüksek tansiyon)
- Diyabet (Şeker hastalığı)
- Hareketsiz yaşam tarzı
- Aile öyküsünde kalp ve damar hastalığı bulunması
- Kadınlarda 55 yaş üzeri olmak
- Erkeklerde 45 yaş üzeri olmak
- Depresyon
- Stres
- İyi kolesterolün (40mg/dl den az olması
- Total kolesterolün 200mg/dl den fazla olması
Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?
Kalp krizi belirtileri arasında en sık olarak göğüs ortasında şiddetli bir ağrı ve beraberinde sıkışma hissi gösterilmektedir.
Bunlara ek olarak göğüs ağrısı; çene, kol, boyun, bilek ve kulak gibi bölgelere yayılabilmektedir. Bu ağrılar gün içerisinde başladığı andan itibaren bir iki saat kesintili veya kesintisiz bir şekilde sürebilmektedir. Kalp krizinin en tehlikeli olanı ise sessiz kalp krizidir.
Sessiz kalp krizi genellikle diyabet hastaları ve 75 yaş üstü bireylerde görülmektedir. Kalp krizinde ağrı özellikleri ise şu şekildedir:
- Göğüsün orta kısmında yer alan ve 20 dakikadan fazla süren ağrılar
- Göğüsün ortasında oluşan ağrı dinlenme ya da pozisyon değiştirme ile hafiflemez
- Daralma ve ağırlık hissi yapabilir
- Şiddetli ve künt (sızlayıcı) ağrılar
- Sıkıştırıcı tarzda süren ağrılar
- Ağrı beraberinde soğuk terleme yapabilir.
Kalp krizi sürecinde meydana gelen ağrılar genellikle bu özellikte olmakla birlikte, bazı zamanlarda tamamen farklı şekillerde karşımıza çıkabilmektedir. Bu noktada göğüsün ortası yerine karın, sırt, baş ve çene gibi bölgelerde ağrı oluşmaktadır.
Kalp Krizi Tanısı Nasıl Konur?
Kalp krizi risk faktörlerine sahip olan kişiler mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurarak gerekli testlerden ve sağlık muayenelerinden geçmelidir. Kalp krizi tanılarında 3 kriterden yararlanılmaktadır. Bunlar ise şu şekildedir:
- EKG
- Laboratuvarda yapılan kalp krizi riskine yönelik kan testleri. Bu testlerde CK ve CK-MB (CPK ve CPK-MB), Troponin, Myoglobin, AST ve LDH düzeylerine bakılmaktadır.
- Hasta anamnezi yani hastanın klinik hikayesi
Kalp krizi riski altında bulunan kişilerin tanı ve değerlendirilmesinde birtakım parametreler izlenmektedir. Elektrokardiyografik izlemelerin yanı sıra kişilerden çeşitli kan tetkikleri istenmekte ve kalbin belirteçleri izlenmektedir.
Kalp belirteçleri ile kişilerin kalp krizi riski hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. Kalpte meydana gelen kas yıkımları sonucunda kaslar; CK-MB, troponin ve miyoglobin adında kimyasal maddeler salgılamaktadır. Bu değerler ile kas kaybı hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir.
EKG
Elektrokardiyografi olarak da bilinen EKG, kalbin işlevini sürdürmesi sırasında kaydedilen elektriksel aktiviteleri analiz etmeye yaramaktadır.
Bu sayede hızlı ve pratik bir şekilde kişilerin kalp sağlığı kontrol edilmektedir. Yapılması en basit olan EKG testleri ile; kalp ritim bozuklukları, elektrolit bozuklukları, kalp krizi yatkınlığı vb. durumlar hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir.
Göğüs ön duvarı, el ve ayak bileklerine elektrotlar yapıştırılması sonucu elde edilen elektriksel aktiviteler, bir doktor tarafından incelenmekte ve yorumlanmaktadır.
Bu sebeple; çarpıntı ve göğüs ağrısı gibi problemlerle gerekli kurumlara başvuran kişilere yapılan işlemlerden biri de EKG’dir. Fakat EKG, tek başına yeterli bir tetkik olmamaktadır.
Kalp hastalığı ile ilgili herhangi bir tanı konulabilmesi için kişilerden anamnez (öykü) alınması ve kan tetkiklerinin de incelenmesi gerekmektedir.
CK ve CK-MB (CPK ve CPK-MB) Testi
CK (kreatin kinaz) enziminin üç ayrı formundan biri olan CK – MB, en çok kalp kasında bulunmaktadır. Bu sebeple kalp kasında bir hasar meydana gelmesi sonucunda CK – MB düzeyi artış göstermektedir. CK – MB artış gösterdiğinde ise kalp krizi riskinden şüphe edilmektedir.
Kreatin kinaz seviyelerinde meydana gelen artış ya da düşüşlerde olası riskler araştırılmalıdır. Kreatin kinaz referans değerleri test yapılan cihazdan cihaza ufak farklılıklar doğurabilmektedir. Bu nedenle test yapılan cihaz ve çıkan değerler mutlaka uzman bir doktor tarafından kontrol edilmelidir.
Kreatinin kinaz CK -MB değeri; kalp krizi, ağır egzersizler, inme, beyin rahatsızlıkları ve rabdomiyoliz hastalığı sebebiyle artış gösterebilmektedir. Hareketsiz bir yaşam süren ve kasları zayıflayan kişilerde ise CK – MB değerleri düşük seviyelerde gözlemlenmektedir.
CK çeşitleri arasında CK- MB haricinde iki çeşit enzim formu daha bulunmaktadır:
Kreatin fosfokinaz-BB (CK-BB): Vücutta akciğer ve beyin kısmında görev alan bir enzim formudur. Bu noktalarda hasa meydana gelmesi sonucunda CK-BB değeri artış göstermektedir.
Kreatin fosfokinaz- MM (CK-MM): Vücutta iskelet kaslarında yer alan enzim formudur. Bu sebeple kaslarda bir hasar meydana gelmesi sonucunda CK-MM değeri artış göstermektedir.
Toplam CK referans aralığı yetişkin erkeklerde 39 – 308 U/L arasında olması gerekirken; yetişkin kadınlarda ise 26 – 192 U/L arasında kabul edilmektedir. 3 aydan küçük bebekler için referans değerleri belirlenmemiştir.
CK-MB sonuçları değerlendirilirken dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de yorucu egzersiz veya kas içi enjeksiyonlar yapılmış hastalarda kreatin kinazının (CK) geçici yükselmesine neden olabileceğidir.
Miyoglobin Testi
Serumda miyoglobinin yükselmesi kas travması, resüsitasyon, miyopatiler, AMI, şok, yorucu vücut aktivitesi veya böbrek yetersizliği sonucu ortaya çıkabilir. Özellikle Rabdomiyolizde yani kas dokusundaki hasar sebebiyle, aşırı yükselebilir. Bahsettiğimiz kas hasarı çarpışma sonrası ya da yaralanma gibi fiziksel koşullardan, kimyasal veya biyolojik etkenlerden kaynaklanabilir.
Daha önce serum miyoglobin değeri erken miyokard hasarı için hassas bir belirteç olarak kullanılmakla beraber günümüzde yapılan yeni bilimsel çalışmalar troponin gibi biyokimyasal belirteçlerin erken miyokard hasarını tespit etmede daha etkili tanı sağladığını göstermektedir.
Miyoglobin omurgalı ve memeli canlıların kas dokusunda bunan, oksijen ve demir bağlayıcı olarak görev alan bir proteindir.
Nitekim miyoglobin; kas dokusu hariç hiçbir dokuda bulunmamaktadır. Kan dolaşımına katılması sadece kas dokusunda meydana gelen bir hasar sonucu olmaktadır. Bu sebeple kanda miyoglobine rastlanılması olağan dışı bir durum olarak görülmektedir.
Normal şartlarda kana karışmaması gereken myoglobinin görevleri; kas hücrelerinin içerisinde oksijeni bağlayarak kasılma için gerekli enerjinin sağlanmasıdır.
Serumda ki düzeyi 90 mcg/L veya altında beklenmektedir.
Troponin Testi
Kalp ile ilgili değişiklerin belirlenmesi adına kontrolü sağlanan belirteçlerden biri de troponindir. Bir protein olan troponin, kalp kası hücrelerinde aktivite düzenleyici olarak rol almakta ve kalsiyumun kendisine bağlanması sonucu kalp kası hücresinin kasılmasını sağlamaktadır.
Troponin kendi içerisinde üç gruptan meydana gelmektedir:
- Troponin I (Tnl)
- Troponin C (TnC)
- Troponin T (TntT)
Troponin I, miyokardda bulunan tek troponin izotopu olması tanıda kalbe özgü bir belirteç haline getirmiştir. Troponin I, miyokard enfarktüsü veya iskemik hasarın başlamasından birkaç saat sonra kan dolaşımına salınır. 12 ila 16 saatte en yüksek seviyesine ulaşır. Göğüs ağrısının başlangıcından sonra 3 ila 6 saatte tespit edilebilir ve 5 ila 9 gün boyunca yüksek kalır.
Troponin de tıpkı myoglobin gibi kalp kasının hasarlanması sonucunda kana karışmaktadır. Bu sebeple laboratuvar ortamında alınan kan testlerinde kanın troponin içerip içermediği kontrolü yapılmaktadır. Normal troponin seviyesi yetişkinlerde 0.04 ng/mL’den az olması beklenmektedir.
LDH Testi
Laktat dehidrogenaz olarak bilinen LDH, hücrelerde bulunan ve şekerden enerji elde etmek için kullanılan bir enzimdir. Bu enzim; kalp, akciğer, karaciğer ve kas dokularında yüksek miktarda bulunmaktadır.
Hücre ya da doku hasarına maruz kalındığında LDH, bu durum sonucunda kana karışmakta ve laboratuvar ölçümü ile durum saptanabilmektedir. Hasarlanmanın tespitinin ardından herhangi bir risk faktörü bulunup bulunmadığı araştırılmaktadır.
Miyokard hasarında hafif dereceli artışlar beklenmektedir.
– 0 ve 1 ay arası 135-750 U/L değeri normal değerdir.
– 1 ve 11 ay arası 180-435 U/L değeri normal değerdir.
– 1 ve 3 yaş arası 160-370 U/L değeri normal değerdir.
– 4 ve 18 yaş arası bireylerde 145-233 U/L değeri normal değerdir.
– Yetişkinlerde 122-222 U/L değeri normal değerdir.
AST Testi
Karaciğer tarafından üretilmekte olan Aspartat Aminotransferaz (AST) enzimi, kan dolaşımında bir miktar bulunmaktadır. Genellikle karaciğerde meydana gelen hasarın saptanması adına incelenen AST değerleri; kalp ve iskelet hastalıkları, pankreatit, nörolojik kas hastalıkları gibi durumlarda da tercih edilmektedir. Bu gibi rahatsızlıklar sonucunda AST değerlerinde artış gözlemlenmektedir.
AST değerinin düşüklüğü ise; hamilelik, b6 vitamin eksikliği ve böbrek rahatsızlıkları durumunda görülebilmektedir.
AST referans aralığı 14 yaş ve üstü erkeklerde: 8 – 48 U / L iken 14 yaş ve üstü kadınlarda ise 8 – 43 U / L olarak değişiklik göstermektedir.
Bu makale tıbbi tavsiye olarak yorumlanmamalıdır. Sağlıklı yaşam rutininizde herhangi bir değişiklik yapmadan önce lütfen doktorunuzla görüşün.